ağızdan ağıza dolaşmak
Verb
(haber) ağızdan ağıza dolaşmak
Verb
dilden dile, ağızdan ağıza.
ağızdan ağıza dolaşmak
Verb
birinin ağzını sulandırmak
Verb
ihtiyatsızca, tutumsuzca, ilerisini düşünmeden, müsrifane, gelecek için bir şey artırmadan.
to live from hand to mouth: bugün yiyip yarını düşünmemek.
düşüncelerini dile getirmek
Verb
ancak ekmeğıni kazanabilmek, çok zor geçinmek, ölmeyecek kadar geçimi olmak.
ağızdan üfleyerek sun'î teneffüs.
Noun
çok kızmak/köpürmek, öfke ile ağzından köpükler saçmak.
ağzından köpük gelmek
Verb, Medicine
ağzı köpürmek
Verb, Medicine
boşboğaz/geveze olmak.
to have a good ear: kulağı hassas olmak, (müzikte) sesleri iyi ayırt edebilmek.
to set an example: örnek olmak.
to answer at a venture: rastgele cevap vermek.
A dead calm often precedes great storms: Büyük fırtınalardan önce çoğunlukla derin bir sessizlik (ölüm sessizliği) olur.
geveze olmak, gevezelik yapmak.
Why can't you keep your big mouth shut! Sen sussana! Ağzını kapa(sana)! Bırak gevezeliği!